sallantıda kalabildiğim ve yaz(a)madığım kadar dublin'de bir ağaca çıkıyorum. çıkıp çıkıp iniyorum, düşüyorum. yüzüstü, sırtüstü, tepe taklak...
sözcüklerle gökyüzü arasında şehre inen bir patika var. patikanın iki yanı etekler. rüzgar kuvvetli esiyor çoğu zaman. ellerim buz kesmiş bile. yürümeye devam edişim hava bana ben ona biraz daha sokulalım diye. akşamüstü olmalı, saat bakımından. ama hava kararmayalı çok oldu. öyle ki kendimi bildim bileli hava kararmıyor.
rüzgar iliklerime kadar işliyor. oraya buraya itelediği de oluyor. gıdıklar gibi.
şu ağaca her çıkışımda ayrı bir renk cümbüşüyle karşılaşıyorum. nutkum tutuluyor.
ağaç beni de her salladığında, dalı gibi düşünebiliyorum kendimi. nefesimi rüzgar veriyor, bedenimi ağaç.
burada kalabildiğim her an, sözcükler şehre bensiz iniyor. patikadan.
No comments:
Post a Comment