evde olmak guzel simdi. tek basima. muzigim, yazilarim, sukunetim...
ama belli ki, giden ben de olsam gidene el salliyo da olsam, yillar gectikce hoscakal demek iyice zorlasiyor.
belki de hoscakal diyerek ayrilinacak yakinliklar giderek azaldigindan. bu hep boyle mi olur bilemiyorum tabi. bi tane yasamim var. bundan bi kac sene once jeff buckley tadinda sizilar olurdu bunlar. simdilerde daha bi senfonikler. senfonik sizilar. atonal senfonik sizilar.
yeni yeni gruplar turedi. cok basarili cover'lar yapiyorlar. orjinalleri de hatirlamak bi garip geliyor bazen. chill out, nu jazz ama bi yandan da haddinden cok gonderme.
gonderme bi dur evet. bi dur. durdugun yer iyi. dur bi bakayim sana. soyle bi bakisalim, sonra sariliriz. senin sen oldugunu bi goreyim. senin sen olman bisi demek degil aslinda. "kendi"nin en transparan tarifi "tarihsel ozne" olsa da burdaki iki sozcuk de alabildigine muglak, gayet iyi biliyorum bunu.
muglakta rahat edebilmeyi becermek gerek. kosul olarak degil de, belki simarikca keyif alabilmek icin. bu da kafama bi post-it olsun.
bi dursak gercekten. durup tenlerimizden nefes alsak, gozlerimizi de kapasak, zaten gorecek pek bisi yok "disarida".
simdiki ben daha oncekinden cok da farkli degil. nakaratlari hala cok seviyorum. evet kemiklesen cok sey var bi yandan, bu kemiklesmeye, net olabilmek diyorum ve boylece katlanilabilir oluyor. ama ben yine de en cok parmak uclarimla okumayi seviyorum.
Wednesday, June 13, 2007
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment